sen bir g*tsin
chatgpt'yi düşünelim. aralık 2022'deki versiyonunda birçok özellik yoktu. önceki konuşmaya kaldığın yerden devam edemiyordun, sol tarafta önceki konuşmalar yoktu. plugin'ler yoktu. gönderilen mesajı düzenleme yoktu, birden fazla model seçimi yoktu, geçiçi chat yoktu, drive bağlantısı yoktu vs vs.
sonra adım adım bu özellikleri eklemeye başladılar. süreç kısaca şöyle:
üzerinde çalıştığın projenin road map'ini çıkartıyorsun ve hangi sürümde hangi özelliklerin olduğunu planlıyorsun. sonra adım adım bu özellikleri geliştirip, test edip, pushluyorsun.
işte bir yazılım projesi gibi insanları da bir versiyonlama sistemi çerçevesinde düşünebilirsin.
yani: sen bir g*t'sin'deki g*t, git.
makineler düşünebilir mi, koyunlar düşleyebilir mi bilmiyorum. bildiğim şey insanların geleceğe yönelik uzun dönemi kapsayacak planlar yapabiliyor olması. emeklilikte hac planı gibi.
şeytan taşlar gibi kendi g*t'ümüzü pardon g*t'imizi commitliycez.
yeni bir alışkanlık kazanmak, senin yeni bir versiyonun olacak.
gym'e gidip kendi ağırlığının 1.5 katı squat bastığında yeni bir versiyonuna ulaşmış olacaksın.
dm kutusu yüzlerce okunmuş, kabul edilmemiş ama silinmemiş de mesajla dolup taşmış, sürekli gym'de g*t kontrolü yapan (versiyonsuz) kızı gördüğünde g*tüm g*tüm uzaklaşman gerektiğini öğrendiğinde en üst versionuna ulaşmış olacaksın.
günlük tutmaya başlayıp, kendini mini travmalara maruz bırakmaya başlayacaksın ve bir üst sürümün initial commit'ini atmış olacaksın.
c2 seviyesinde blog yazıları yazabildiğinde kendi g*it history'ine büyük bir kayıt bırakmış olacaksın.
leetcode'da hard bir problem çözdüğünde, g*t'e şaplak atabilirsin, yani hardcore commit.
şimdi kendini kullanmak istediğin bir uygulama gibi düşün. sen de hangi özellikler olsa tadından yenilir?
bunları planla ve her seferinde bir tane feature'a odaklanarak shiple. hadi öptüm. g*tim.